Günümüzde elektronların belli bir çizgi üzerinde koşan insanlar
gibi hareket etmedikleri, bir elektron bulutu içerisinde hareket
ettikleri bilinmektedir. Elektronların bulunma ihtimalinin yüksek
olduğu bu bölgelere elektron bulutu denir. Buna Modern Atom
Teorisi denir.
1913 yılında Niels Bohr çekirdek çevresinde, belli uzaklıktaki katmanlarda (enerji yörüngelerinde) hareket eden elektronların varlığını modeliyle açıklamıştır.
1911 yılında E. Rutherford atomun yoğunlaştığı bir çekirdek olduğunu ve bu çekirdeğin protonlardan meydana geldiğini söylemiştir. Ayrıca, elektronların çekirdeğin çevresinde, gezegenlerin Güneş'in çevresinde dolandığı gibi dolandığını ileri sürmüştür. Atomdaki proton sayısının elektron sayısına eşit olduğunu belirlemiştir.
1902 yılında J. J. Thomson atomun yapısındaki elektronu keşfederek, atomun kendisinden daha küçük taneciklerden meydana geldiğini söylemiştir. J. J. Thomson atomu, üzümlü keke benzettiği bir modelle açıklamıştır. Modelinde keki pozitif yüklere, üzümleri ise negatif yüklere benzetmiştir.
1803 yılında John Dalton atomların çok küçük, içleri dolu berk kürecikler olduğu fikrini ortaya atmıştır. Atomla ilgili ilk bilimsel çalışmayı yapmıştır. Dalton'a göre, atom parçalanamaz ve farklı maddelerin atomları birbirinden farklıdır.
M.Ö. 400'lü yıllarda Democritus maddeleri oluşturan en küçük birimin atom olduğunu ileri sürmüştür. Democritus'a göre atom parçalanamaz ve bütün maddeler aynı tür atomlardan meydana gelmiştir.M.Ö. 400'lü yıllarda Democritus maddeleri oluşturan en küçük birimin atom olduğunu ileri sürmüştür. Democritus'a göre atom parçalanamaz ve bütün maddeler aynı tür atomlardan meydana gelmiştir.